Regresyon seansı, ilk defa gelen danışan ile ön görüşmeyle başlar. Amaç; kişinin regresyon ile dönüştürmeyi amaçladığı sorunu ve bu sorunun danışanın bakış açısıyla fiziksel ve duygusal etkilerini, varsa yaşam içinde tekrarlayan döngülerini, travmalarını belirlemektir. Ön görüşme esnasında danışan uygulayıcıya ne kadar açık olursa yapılacak seansın başarısı o derece artar.
Regresyon uygulaması esnasında beyin alfa ritminde dalga seviyesindedir. Bu da uyku ve uyanıklık arasında bir süreçtir. Danışan seans boyunca her şeyin farkındadır. Tamamen farkında olarak görür, duyar, işitir. Amaç burada danışanın sorunun nereden kaynaklandığı konusunda bir anlayışa sahip olmasıdır.
Seansta geçmiş anılarımız nasıl hatırlatılır derseniz; kişi geçmiş yaşamda yaşadığı ve kendi içinde yaşadığı anılardan kaynaklanan bir sorun yaşıyorsa bunun kökü bilinç dışında mevcuttur. Bunu görüntü olarak ve/veya verdiği duyguyu bedenimizde yaratmış olduğu hisler olarak taşırız. Buradan yola çıkarak danışanın bilinç dışı, danışanı problemin kökeni ile ilgili anı/hikâyeye yönlendirir.
Regresyon her zaman geçmiş yaşam olarak anlaşılmaması gereken bir çalışmadır. Çoğu zaman şimdiki yaşamımız ve anne karnı deneyimleri pek çok sorunun kaynağını ve çözümünü içinde taşıyor.
Regresyon uygulaması esnasında danışan ne kadar izin verirse o kadar yol alınabiliyor. Uygulayıcılar olarak bizlerin rolü; burada sadece ona eşlik etmek ve sorularla yönlendirerek olaydan/hikâyeden ayrıştırıp, olup bitene farklı bir bakış açısından dışarıdan baktırmaktır. Kişi burada kendini kendisine ne kadar açarsa dönüşüm o kadar hızlı ve fazla olabiliyor.
Çalışılan konu bazen tek seansta çözülebilirken, bazen de daha fazla çalışma gerektirebiliyor. Konunun çok katmanlı olması ve pek çok anıda aynı sorunların tekrarlaması çözüm süreci üzerinde etkili olabiliyor. Tekrar çalışmak tamamen danışanın inisiyatifindedir.